26 Haziran 2012 Salı

Dünyanın bütün kent yoksulları birleşin

İSTANBUL (07.02.2010)- Konut hakkı Koordinasyonu, kent yoksullarının konut hakkı mücadele ve deneyimlerini paylaştığı bir uluslararası forum düzenledi. Dünyanın kent yoksulları kapitalizme karşı barınma hakkı için örgütlü ve sürekli mücadelenin şart olduğunu söyledi.
Kurtköy'deki yıkımlara karşı mücadelede ortaya çıkan “Konut Hakkı Koordinasyonu” uluslararası bir organizasyona imza attı. Dünyanın kent yoksullarını konut hakkı ve mücadelelerini ortaklaştırmak ve deneyimleri paylaşmak için bir araya getirdi. Latin Amerika'dan Güney Afrika'ya, Avrupa'dan Asya'ya 4 kıta ve konut hakkı için mücadele eden 8 örgüt ve hareketin temsilcileri ve aktivistleri İstanbul'da buluştu.
Brezilya'dan Konut Hakkı İçin Mücadele Ulusal Hareketi ( MNLM), Ütopya ve Mücadele Hareketi, Mısır'dan Çiftçilerle Dayanışma Komitesi, Güney Afrika'dan Gecekondu Hareketi, Dominik Cumhuriyeti'nden Kent Halk Hareketi, Pakistan'dan köylüler, Arjantin'den FEDEV, Konut Hakkı Koordinasyonu'nun davetlisi olarak “Dünyanın kent yoksulları konut hakkı için birleşiyor” Forumuna katıldı. Şişli Haldun Dormen Tiyatrosu'nda gerçekleştirilen forumun açılışını Konut Hakkı Koordinasyonu adına Birsen Kaya yaptı. Kaya, açılış sunumunda kapitalist kent ile emekçi kent olmak üzere kentlerin iki yüzü olduğunu söyledi.
Kaya: Ezilenlere yaşam hakkı tanınmıyor
Emperyalist kapitalist sistemin devamı için sömürünün şart olduğunu belirten Kaya, ezilenlerin yaşadıkları toprakların ve yaşam alanlarının yanında varlıklarını sürdürdükleri evlerinin de rant için yıkıldığını belirtti. Sorunun yalnızca Türkiye'nin sorunu olmadığını belirten Kaya, “Kapitalist kentte yoksullara, işçi ve emekçilere yaşam hakkı tanınmıyor; onlar yok sayılıyor, onların barınma ve en temel insani hakları zorla ellerinden alınıyor” dedi.
İstanbul'un dünyanın en güzel kentlerinin başında geldiğini belirten Kaya, aynı zamanda sermaye birikiminin de merkezi olan İstanbul için burjuvazinin geliştirdiği yeni kent stratejisinin emekçilerin kent dışına sürülerek, ezilenlerin kentten yalıtılmasına dayandığını belirtti. “Kentsel dönüşüm Projesi” ile hayata geçirilen; yıkımlar, yerlerinden edilmeler, zorla tahliyeler şeklinde somutluk kazanan uygulamaların bu projenin en temel göstergeleri olduğunu belirtti.
Prof. Cabannes: Yıkımlar küreseldir
İngiltere College Üniversitesi'nden Profesör Yves Cabannes, Konut Hakkı Koordinasyonu'nun bir araya getirdiği 8 hareketin üç günlük deneyim paylaşımında ortaya çıkan sonuçları aktardı. Prof. Cabannes, yıkımlar ve mekanlar, yıkımların nedenleri, yıkımlara karşı direniş hareketleri ve direniş sonuçları üzerine ayrıntılı bir sunum gerçekleştirdi. Sanılanın aksine yıkımların yalnızca gecekondu bölgelerinde, emekçi semtlerde yaşanmadığını çoğu kez kent merkezlerinde de yıkımlar yapıldığını belirtti. Yıkımların küresel olduğunu ve son bir yıl içinde 70 ayrı ülkede yıkımlar yaşandığını belirten Cabannes, bu yıkımlar nedeniyle 5 milyon insanın evsiz kaldığını ve barınma sorunuyla karşı karşıya kaldığını söyledi.
Ezilenlerin izleri de kazınıyor
Başta ezilenlerin inşa ettiği gecekondular olmak üzere, yıkılan konutların ya da diğer mekanların ortak özelliklerinin başında bunların ezilenler tarafından inşa edilmiş olmaları olduğunu söyleyen Cabannes, gecekondular yıkıldığından on yıllarca kentle içiçe geçmiş bir kültürel sürecin de yıkıldığını, ezilenlerin kente kattığı ruhun bile yıkıldığını belirtti. Yıkımlar sonrası yerlerine inşa edilen mekanların ortak özelliklerine bakıldığında burjuvazinin izlerinin olduğunu belirten Prof. Cabannes, “Tenis kortları, golf sahaları, alışveriş merkezleri, lüks villa ya da siteler sermayenin mekanlarıdır ve büyük bir rantın üzerine bina edilmiştir” dedi.
Direniş kazandırır
Yıkımlara karşı dünyanın her yerinde kendine özgü direniş biçimlerinin ortaya çıktığını belirten Cabannes, ortaya çıkan deneyimlerin ortaklaştırılması gerektiğini belirtti. Bedeli ne olursa olsun direnenlerin mutlaka kazandığını söyleyen Cabennes, hukuki mücadelenin önemli olduğunu ancak yetmeyeceğini belirtti. Dünyanın pek çok yerinde yıkımı yaşayan halkın esas olarak yasaları savunduğunu, yıkımların hukuksuz olduğunu belirttiğini; ancak yıkımı yaratanların ise hukuku dikkate almadıklarını belirtti. “Yasaları yapanların yasaları kendi çıkarlarına göre istedikleri gibi kullanıyorlar” dedi.
Kanunlar her şeyi çözmez
Uluslararası konukların deneyimlerini anlattığı forumda Brezilya'dan Konut Hakkı İçin mücadele Ulusal Hareketi'nden ( MNLM) Gilmar Avila, yıkımlara karşı örgütlenmenin çok önemli olduğunu belirtti. Yasal mücadelenin önemli olduğuna dikkat çeken Avila, “Ancak kanunlar her şeyi çözemez, onun bittiği yerde direniş başlar ve kazanım böyle sağlanır” dedi. Brezilya'da bazı yasal kazanımlara değinen Avila, örneğin “Kent Tüzüğü” adında bir yasal düzenleme yapıldığını ve bununla birlikte bir dizi hakların da kazanıldığını söyledi. İnce eleyip sık dokuduklarını belirten Avila, karar aldıktan sonra geri dönmediklerini ve kararlı mücadelenin zafer getirdiğini belirtti. 2005 yılında kullanılmayan kamu binalarını işgal ederek konut ihtiyacı olanları buralara yerleştirdiklerini belirten Avila, burada yaşayan ailelerin tapularını da aldıklarını belirtti. Avila ülkelerinde 6.5 milyon kullanılmayan bina olduğunu belirtti.
Mısır Çiftçilerle Dayanışma Komitesi'nden Beşir Şakr, direnenlere umut taşınmasının önemine değindi. Şakr, “İnsanlara umudu vermek, onların umutla direnmelerinin karşılığını mutlaka alacaklarını söylemek gerekir. İnsanların örgütlü bir mücadele içinde kalmasını öneren Şakr, politik sistemlerin değiştirilmeden gerçek kazanımlar sağlanamayacağını belirtti.
Güney Afrika Gecekondu hareketi adına konuşan Zodwa Zibande toprak hakkı yıkımlara karşı mücadele eden Gecekondu Hareketinin 2005 yılında kurulduğunu belirtti. Türkiye'de yürütülen yıkımlara karşı mücadeleden çok şey öğrendiğini belirten Zibande, deneyimlerin ortaklaşması ve direniş kültürünün küreselleşmesi bakımından forumun çok işlevli olduğunu belirtti.
Protesto ediyoruz ve öneriyoruz
Dominik Cumhuriyeti'nden Kent Halk Hareketi başkanı Pedro Franco, ülkelerinden değişik bölgelerde neredeyse hergün yıkım saldırısıyla yaşadıklarını belirtti. Santa Dominga'da yaşayan ve burada evleri bulunan yaklaşık 3 milyon kişinin tapularının bulunmadığını belirtti ve bunların potansiyel yıkılacak ev olarak görüldüğünü söyledi. Ülkelerinde halkın konut ihtiyacı bulunduğunu belirten Franco, “Halka ev için arazi bulunamıyor; ancak sanayi kuruluşları ya da sermayenin ihtiyacı olduğunda arazi çok ve hemen bulanabiliyor” dedi. 1986-'92 yılları arasında tarihlerinin en büyük yıkımlarını yaşadıklarını belirten Franco, yıkımlara karşı günlerce direndiklerini, protesto gösterilerinde bulunduklarını belirtti. Mücadele ederken “Protesto ediyoruz ve öneriyoruz” başlıklı kampanyalar düzenlediklerini belirten Franco, direniş kendi mecrasında akıp giderken diğer taraftan başka bir kent olabilir fikrini ve projesini de onların gündemine sokmaya çalıştıklarını söyledi. Franco, gelecek yıl Ocak ayında yapılacak Dünya Sosyal Forumu'nun önemli bir olanak olduğunu ve yıkımlara karşı direnenlerin burada birleşerek Uluslararası bir örgütlenmeye gitmeleri gerektiğini belirtti.
Arjantin'den foruma katılan Carlos Cesar, “4 kıtadan insanlar İstanbul'da aynı sorun etrafında bulaşabiliyor ve sorunlarına çözüm arayabiliyorlarsa, o zaman daha güçlü örgütlenmeler de yaratılmalıdır” dedi. Yıkımlara karşı verilecek yasal mücadeleye karşı olmadıklarını dile getiren Cesar, “Ancak yıkımlar karşısında yıkımı bizzat yaşayan mahalleliyi birleştiremezseniz bunun bir anlamı yoktur, yıkımlar devam eder. Ta ki, sermayenin o bölgedeki işi bitene kadar” dedi. Cesar, ortak mücadele hattı ve nedenlerinin ortadan kalkması durumunda tek tek bireylerin de mücadele zeminlerinin ortadan kalkacağını söyledi.
Pakistan Karaçi'den katılan köylü Tarık Aziz de deneyimlerini paylaştı. Köylerinin yanından otoban geçirme planıyla birlikte yıkım ve tahliye tehdidiyle karşılaştıklarını belirtti. Başlangıçta köylüler dışında çevre örgütlerinin otoyol ve yıkımlara karşı yürüttükleri mücadelenin kendilerini de içine çektiğini ve direniş başlattıklarını belirtti. Aziz şöyle konuştu: “Düne kadar politikacılar bizi kullanmıştı, bu sefer biz onları kullandık. Onları köyümüze davet ettik, çevrelerinde basın ordusuyla geldiler. Sonra biz sorunlarımızı basının gündemine soktuk. Böylece kamuoyu oluşturduk” dedi.
İstanbul'u direnenler anlattı
İstanbul'un emekçi semtlerinde yıkım saldırısına karşı direnenler de mücadeleyi ve süreci serbest kürsü bölümünde aktardı. 15 yıldır Sancaktepe Akpınar Mahallesinde oturduğunu belirten Derviş Güllü, oturduğu evin tapulu olduğunu belirtti. Tapularını almak için vergi ve para verdiklerini belirten Güllü, ancak yıkım günü geldiğinde onlar için tapunun bir anlamı olmadığını belirtti. Hak almak için mücadelenin şart olduğunu söyledi.
Ayazma (Çadırkent)'ten 18 aileyi temsilen foruma katılan Kasım Aydın, 3 yılda üç yıkımla karşılaştıklarını, son yıkımın bayramdan bir gün önce Arife günü yapıldığını belirtti. Üç yıllık direnişlerinin ardından Küçükçekmece Belediyesi'nin kendilerini bir yıllık kirasını peşin ödeyerek bir siteye yerleştirdiğini ve TOKİ'nin üç ay önce bitirdiği konutlara yerleştirme sözü verdiğini hatırlattı. Üç aydır bu sözün karşılanmadığını söyleyen Aydın, pazartesi günü bizi yerleştirmezlerse belediye önünde çadır kurarak direneceklerini ve gerekirse 18 aile olarak açlık grevine gideceklerini söyledi. Yıkımlar döneminde İstanbul'un diğer mahallelerinden gelen yıkım karşıtlarının dayanışma gösterilerinin çok önemli olduğunu dile getirdi.
İşgalci olan devlettir
Başıbüyük deneyimini anlatan Adem Kaya, mahallenin yüzde 70'inin AKP'li olduğunu belirtti. Başıbüyük halkının üç buçuk yıldır direndiğini anlattı. İçinde yaşadıkları evlerin tüm vergilerini ödediklerini, yıllarca bu mahallelere alt yapı hizmetlerinin verildiğini, yollarının yine bu vergiler karşılığında yapıldığını söyledi. “Biz suçlu değiliz, biz işgalci değiliz, suçlu olan, işgalci olan evlerimizi yıkıp arazilerimize zorla el koyan hükümettir” dedi.
Direniş koordinasyonu yarattı
Kentsel dönüşüm kapsamına giren ve yıkımlarla sonuçlanan saldırılardan biri de Pendik Kurtköy Mahallesi'nde yaşandı. Ali Doğan Kurtköy deneyinin önemli olduğunu, direniş ve mücadelenin bugün bu foruma ev sahipliği yapan Konut Hakkı Koordinasyonu'nu yarattığını belirtti. Başlangıçta 44 ev için gelen yıkım kararına karşı başlatılan direnişin arkasından gelen diğer yıkım kararlarına karşı örgütlenmeyi zorunlu kıldığını belirtti. Kendisinin bu dönemde sözcü seçildiğini anlatan Doğan, saldırıların genellikle gece yarıları ya da sabaha karşı yapıldığını belirtti. 2005 yılındaki yıkım saldırısı için yıkım ekiplerinin 5 bin jandarmayla mahalleyi kuşatma altına aldığını ve yıkımların ancak bu koşullarda yapılabildiğini anlattı.
“Dünyanın kent yoksulları konut hakkı için birleşiyor” forumu, Brezilyalı konukların müzik dinletisiyle son buldu.
Paz, 2010-02-07 23:25
 atilimhaber.org