İSTANBUL (07.02.2010)- Konut hakkı
Koordinasyonu, kent yoksullarının konut hakkı mücadele ve deneyimlerini
paylaştığı bir uluslararası forum düzenledi. Dünyanın kent yoksulları
kapitalizme karşı barınma hakkı için örgütlü ve sürekli mücadelenin şart
olduğunu söyledi.
Kurtköy'deki yıkımlara karşı
mücadelede ortaya çıkan “Konut Hakkı Koordinasyonu” uluslararası bir
organizasyona imza attı. Dünyanın kent yoksullarını konut hakkı ve
mücadelelerini ortaklaştırmak ve deneyimleri paylaşmak için bir araya getirdi.
Latin Amerika'dan Güney Afrika'ya, Avrupa'dan Asya'ya 4 kıta ve konut hakkı
için mücadele eden 8 örgüt ve hareketin temsilcileri ve aktivistleri
İstanbul'da buluştu.
Brezilya'dan Konut Hakkı İçin
Mücadele Ulusal Hareketi ( MNLM), Ütopya ve Mücadele Hareketi, Mısır'dan
Çiftçilerle Dayanışma Komitesi, Güney Afrika'dan Gecekondu Hareketi, Dominik
Cumhuriyeti'nden Kent Halk Hareketi, Pakistan'dan köylüler, Arjantin'den FEDEV,
Konut Hakkı Koordinasyonu'nun davetlisi olarak “Dünyanın kent yoksulları konut
hakkı için birleşiyor” Forumuna katıldı. Şişli Haldun Dormen Tiyatrosu'nda
gerçekleştirilen forumun açılışını Konut Hakkı Koordinasyonu adına Birsen Kaya
yaptı. Kaya, açılış sunumunda kapitalist kent ile emekçi kent olmak üzere
kentlerin iki yüzü olduğunu söyledi.
Kaya: Ezilenlere yaşam hakkı
tanınmıyor
Emperyalist kapitalist sistemin
devamı için sömürünün şart olduğunu belirten Kaya, ezilenlerin yaşadıkları
toprakların ve yaşam alanlarının yanında varlıklarını sürdürdükleri evlerinin
de rant için yıkıldığını belirtti. Sorunun yalnızca Türkiye'nin sorunu
olmadığını belirten Kaya, “Kapitalist kentte yoksullara, işçi ve emekçilere yaşam
hakkı tanınmıyor; onlar yok sayılıyor, onların barınma ve en temel insani
hakları zorla ellerinden alınıyor” dedi.
İstanbul'un dünyanın en güzel
kentlerinin başında geldiğini belirten Kaya, aynı zamanda sermaye birikiminin
de merkezi olan İstanbul için burjuvazinin geliştirdiği yeni kent stratejisinin
emekçilerin kent dışına sürülerek, ezilenlerin kentten yalıtılmasına
dayandığını belirtti. “Kentsel dönüşüm Projesi” ile hayata geçirilen; yıkımlar,
yerlerinden edilmeler, zorla tahliyeler şeklinde somutluk kazanan uygulamaların
bu projenin en temel göstergeleri olduğunu belirtti.
Prof. Cabannes: Yıkımlar küreseldir
İngiltere College Üniversitesi'nden
Profesör Yves Cabannes, Konut Hakkı Koordinasyonu'nun bir araya getirdiği 8
hareketin üç günlük deneyim paylaşımında ortaya çıkan sonuçları aktardı. Prof.
Cabannes, yıkımlar ve mekanlar, yıkımların nedenleri, yıkımlara karşı direniş
hareketleri ve direniş sonuçları üzerine ayrıntılı bir sunum gerçekleştirdi.
Sanılanın aksine yıkımların yalnızca gecekondu bölgelerinde, emekçi semtlerde
yaşanmadığını çoğu kez kent merkezlerinde de yıkımlar yapıldığını belirtti.
Yıkımların küresel olduğunu ve son bir yıl içinde 70 ayrı ülkede yıkımlar
yaşandığını belirten Cabannes, bu yıkımlar nedeniyle 5 milyon insanın evsiz
kaldığını ve barınma sorunuyla karşı karşıya kaldığını söyledi.
Ezilenlerin izleri de kazınıyor
Başta ezilenlerin inşa ettiği
gecekondular olmak üzere, yıkılan konutların ya da diğer mekanların ortak
özelliklerinin başında bunların ezilenler tarafından inşa edilmiş olmaları
olduğunu söyleyen Cabannes, gecekondular yıkıldığından on yıllarca kentle içiçe
geçmiş bir kültürel sürecin de yıkıldığını, ezilenlerin kente kattığı ruhun
bile yıkıldığını belirtti. Yıkımlar sonrası yerlerine inşa edilen mekanların
ortak özelliklerine bakıldığında burjuvazinin izlerinin olduğunu belirten Prof.
Cabannes, “Tenis kortları, golf sahaları, alışveriş merkezleri, lüks villa ya
da siteler sermayenin mekanlarıdır ve büyük bir rantın üzerine bina edilmiştir”
dedi.
Direniş kazandırır
Yıkımlara karşı dünyanın her yerinde
kendine özgü direniş biçimlerinin ortaya çıktığını belirten Cabannes, ortaya
çıkan deneyimlerin ortaklaştırılması gerektiğini belirtti. Bedeli ne olursa
olsun direnenlerin mutlaka kazandığını söyleyen Cabennes, hukuki mücadelenin
önemli olduğunu ancak yetmeyeceğini belirtti. Dünyanın pek çok yerinde yıkımı
yaşayan halkın esas olarak yasaları savunduğunu, yıkımların hukuksuz olduğunu
belirttiğini; ancak yıkımı yaratanların ise hukuku dikkate almadıklarını
belirtti. “Yasaları yapanların yasaları kendi çıkarlarına göre istedikleri gibi
kullanıyorlar” dedi.
Kanunlar her şeyi çözmez
Uluslararası konukların
deneyimlerini anlattığı forumda Brezilya'dan Konut Hakkı İçin mücadele Ulusal
Hareketi'nden ( MNLM) Gilmar Avila, yıkımlara karşı örgütlenmenin çok önemli
olduğunu belirtti. Yasal mücadelenin önemli olduğuna dikkat çeken Avila, “Ancak
kanunlar her şeyi çözemez, onun bittiği yerde direniş başlar ve kazanım böyle
sağlanır” dedi. Brezilya'da bazı yasal kazanımlara değinen Avila, örneğin “Kent
Tüzüğü” adında bir yasal düzenleme yapıldığını ve bununla birlikte bir dizi
hakların da kazanıldığını söyledi. İnce eleyip sık dokuduklarını belirten
Avila, karar aldıktan sonra geri dönmediklerini ve kararlı mücadelenin zafer
getirdiğini belirtti. 2005 yılında kullanılmayan kamu binalarını işgal ederek
konut ihtiyacı olanları buralara yerleştirdiklerini belirten Avila, burada
yaşayan ailelerin tapularını da aldıklarını belirtti. Avila ülkelerinde 6.5
milyon kullanılmayan bina olduğunu belirtti.
Mısır Çiftçilerle Dayanışma
Komitesi'nden Beşir Şakr, direnenlere umut taşınmasının önemine değindi. Şakr,
“İnsanlara umudu vermek, onların umutla direnmelerinin karşılığını mutlaka
alacaklarını söylemek gerekir. İnsanların örgütlü bir mücadele içinde kalmasını
öneren Şakr, politik sistemlerin değiştirilmeden gerçek kazanımlar
sağlanamayacağını belirtti.
Güney Afrika Gecekondu hareketi
adına konuşan Zodwa Zibande toprak hakkı yıkımlara karşı mücadele eden
Gecekondu Hareketinin 2005 yılında kurulduğunu belirtti. Türkiye'de yürütülen
yıkımlara karşı mücadeleden çok şey öğrendiğini belirten Zibande, deneyimlerin
ortaklaşması ve direniş kültürünün küreselleşmesi bakımından forumun çok
işlevli olduğunu belirtti.
Protesto ediyoruz ve öneriyoruz
Dominik Cumhuriyeti'nden Kent Halk
Hareketi başkanı Pedro Franco, ülkelerinden değişik bölgelerde neredeyse hergün
yıkım saldırısıyla yaşadıklarını belirtti. Santa Dominga'da yaşayan ve burada
evleri bulunan yaklaşık 3 milyon kişinin tapularının bulunmadığını belirtti ve
bunların potansiyel yıkılacak ev olarak görüldüğünü söyledi. Ülkelerinde halkın
konut ihtiyacı bulunduğunu belirten Franco, “Halka ev için arazi bulunamıyor;
ancak sanayi kuruluşları ya da sermayenin ihtiyacı olduğunda arazi çok ve hemen
bulanabiliyor” dedi. 1986-'92 yılları arasında tarihlerinin en büyük
yıkımlarını yaşadıklarını belirten Franco, yıkımlara karşı günlerce
direndiklerini, protesto gösterilerinde bulunduklarını belirtti. Mücadele
ederken “Protesto ediyoruz ve öneriyoruz” başlıklı kampanyalar düzenlediklerini
belirten Franco, direniş kendi mecrasında akıp giderken diğer taraftan başka
bir kent olabilir fikrini ve projesini de onların gündemine sokmaya
çalıştıklarını söyledi. Franco, gelecek yıl Ocak ayında yapılacak Dünya Sosyal
Forumu'nun önemli bir olanak olduğunu ve yıkımlara karşı direnenlerin burada
birleşerek Uluslararası bir örgütlenmeye gitmeleri gerektiğini belirtti.
Arjantin'den foruma katılan Carlos
Cesar, “4 kıtadan insanlar İstanbul'da aynı sorun etrafında bulaşabiliyor ve
sorunlarına çözüm arayabiliyorlarsa, o zaman daha güçlü örgütlenmeler de
yaratılmalıdır” dedi. Yıkımlara karşı verilecek yasal mücadeleye karşı
olmadıklarını dile getiren Cesar, “Ancak yıkımlar karşısında yıkımı bizzat
yaşayan mahalleliyi birleştiremezseniz bunun bir anlamı yoktur, yıkımlar devam
eder. Ta ki, sermayenin o bölgedeki işi bitene kadar” dedi. Cesar, ortak
mücadele hattı ve nedenlerinin ortadan kalkması durumunda tek tek bireylerin de
mücadele zeminlerinin ortadan kalkacağını söyledi.
Pakistan Karaçi'den katılan köylü
Tarık Aziz de deneyimlerini paylaştı. Köylerinin yanından otoban geçirme
planıyla birlikte yıkım ve tahliye tehdidiyle karşılaştıklarını belirtti.
Başlangıçta köylüler dışında çevre örgütlerinin otoyol ve yıkımlara karşı
yürüttükleri mücadelenin kendilerini de içine çektiğini ve direniş
başlattıklarını belirtti. Aziz şöyle konuştu: “Düne kadar politikacılar bizi
kullanmıştı, bu sefer biz onları kullandık. Onları köyümüze davet ettik,
çevrelerinde basın ordusuyla geldiler. Sonra biz sorunlarımızı basının
gündemine soktuk. Böylece kamuoyu oluşturduk” dedi.
İstanbul'u direnenler anlattı
İstanbul'un emekçi semtlerinde yıkım
saldırısına karşı direnenler de mücadeleyi ve süreci serbest kürsü bölümünde
aktardı. 15 yıldır Sancaktepe Akpınar Mahallesinde oturduğunu belirten Derviş
Güllü, oturduğu evin tapulu olduğunu belirtti. Tapularını almak için vergi ve
para verdiklerini belirten Güllü, ancak yıkım günü geldiğinde onlar için
tapunun bir anlamı olmadığını belirtti. Hak almak için mücadelenin şart olduğunu
söyledi.
Ayazma (Çadırkent)'ten 18 aileyi
temsilen foruma katılan Kasım Aydın, 3 yılda üç yıkımla karşılaştıklarını, son
yıkımın bayramdan bir gün önce Arife günü yapıldığını belirtti. Üç yıllık
direnişlerinin ardından Küçükçekmece Belediyesi'nin kendilerini bir yıllık
kirasını peşin ödeyerek bir siteye yerleştirdiğini ve TOKİ'nin üç ay önce
bitirdiği konutlara yerleştirme sözü verdiğini hatırlattı. Üç aydır bu sözün
karşılanmadığını söyleyen Aydın, pazartesi günü bizi yerleştirmezlerse belediye
önünde çadır kurarak direneceklerini ve gerekirse 18 aile olarak açlık grevine
gideceklerini söyledi. Yıkımlar döneminde İstanbul'un diğer mahallelerinden
gelen yıkım karşıtlarının dayanışma gösterilerinin çok önemli olduğunu dile
getirdi.
İşgalci olan devlettir
Başıbüyük deneyimini anlatan Adem
Kaya, mahallenin yüzde 70'inin AKP'li olduğunu belirtti. Başıbüyük halkının üç
buçuk yıldır direndiğini anlattı. İçinde yaşadıkları evlerin tüm vergilerini
ödediklerini, yıllarca bu mahallelere alt yapı hizmetlerinin verildiğini,
yollarının yine bu vergiler karşılığında yapıldığını söyledi. “Biz suçlu
değiliz, biz işgalci değiliz, suçlu olan, işgalci olan evlerimizi yıkıp
arazilerimize zorla el koyan hükümettir” dedi.
Direniş koordinasyonu yarattı
Kentsel dönüşüm kapsamına giren ve
yıkımlarla sonuçlanan saldırılardan biri de Pendik Kurtköy Mahallesi'nde
yaşandı. Ali Doğan Kurtköy deneyinin önemli olduğunu, direniş ve mücadelenin
bugün bu foruma ev sahipliği yapan Konut Hakkı Koordinasyonu'nu yarattığını
belirtti. Başlangıçta 44 ev için gelen yıkım kararına karşı başlatılan
direnişin arkasından gelen diğer yıkım kararlarına karşı örgütlenmeyi zorunlu
kıldığını belirtti. Kendisinin bu dönemde sözcü seçildiğini anlatan Doğan,
saldırıların genellikle gece yarıları ya da sabaha karşı yapıldığını belirtti.
2005 yılındaki yıkım saldırısı için yıkım ekiplerinin 5 bin jandarmayla
mahalleyi kuşatma altına aldığını ve yıkımların ancak bu koşullarda
yapılabildiğini anlattı.
“Dünyanın kent yoksulları konut
hakkı için birleşiyor” forumu, Brezilyalı konukların müzik dinletisiyle son
buldu.
Paz, 2010-02-07 23:25
atilimhaber.org